17 Aralık 2004

-kimin ustun oldugu sorusunun icinin bosalmasi-

isik nasil da berraklastirici dedi;
guncicegiekoseetek gulumseyerek,
biraz saf ve saskin,
gokyuzune agac yapraklarina tas duvarda oynasan renkli golgelere bakarak
gozu yukarda hep yukarda
ince cenesi biraz kackin sagdan sola kosarak hic durmadan ardarda kelimeleri siralayarak devam etti gokyuzu ne mavi ne hizli
insanlar ne aceleci ve hayat ne kadar komik
kar taneleri nasil baska
geyik kafalari ne budakli
kopek gozleri ne yakin eldivenlerim ne sicak
su adamin basini sivazlamasi ne dokunakli
ve digerinin adim atislari..
arkasini donup solda bir noktaya dikip gozlerini
neden bu kadar yuvarlak bu dunya
bir turlu herseyi tam goremiyorum..
bir yuzey aydinlikken oteki karanlik ve dusunmek en az konusmak kadar manasiz.. dedi yavasca soldurarak sesini..
baktigi yone dogru ilerledi comeldi sonra yere uzandi kisa tirnaklariyla bir cicegi kopardi
- bu mavi mine.. neden bin yildir takip ediyor her dondugumde yuzune..
titreyen ince cene nemlenmis kocaman gozler yuz yasinda lacivert nineler gibi..
cok sikici sana can vermeye calismak
sonraki hareketini hayal etmek birde kendimden ayirmaya cabalamak
bir amac gutmek ozgur olmamak gore gore
-gore yazmak
boktan bi durum
ki yazamamamin sebebi de bu ileri geri her yone sinirlar koymamin duvarlar ormemin..
tek istedigim sey.. yerde
olmak .
kendi kendimi yokediyorum
ama neden sadece olmaktan ve
olmekten korktugumdan mi?
kabullenemeyis
ne zaman?
inanc?
kendi kendine keader?
kes kulaklarini parmaklarini cikar gozlerini dogra dilini..
bi masaya karsina bir saat alip otursan ve
olene dek onu izlesen
de ayni bu yasam simdi de ayni..

13 Aralık 2004

üney agnetik utup oktası

...baştan;
oturmuş dünyaya bakıyorum,
kocaman.
parçalanmış yapboz.
hergün daha da..
parçalar birbirini tamamlıyor ama
kutuplar gibi kaçıyorlar;
aynı..


yorgun
uykusuz dengesiz
hep aynı hep aynı
sadece söylemek istediklerim vardı
içimden geçenler..

sonra birdenbire varlığımdan sıkıldım ve uyumaya karar verdim..

23 Ekim 2004

birine değil bakana değil birine değil bakana .. değil

bilerek bir adım geride durarak uzaktan bakarak koruyarak kendini kaptırmadan o sinirini bozan adına "aptallık" dediğin aslında aptallık değil başka birşey olduğunu bildiğim o şeyden itinayla uzak durarak güzel güzel ellerimi yıkıyorum yüzümü ayaklarımı kollarımı sonra onları yenlerinin içinde kırıyorum bi güzel sızıyor kan ama ben hep temizim sebebim var sebebim yok sebebim ben bi tek değiştiremeyeceğimi bildiğimden bildiğim gibi devam ediyorum fıtık oluyorum o arada kendime hemen geri dönüyorum yüzüne bakıyorum öpüyorum ellerinden dizlerinden elimde tırmık sürüyorum toprağını bereketlendirmek niyetiyle uçuşuyor martılar düşüşüyor martılar ölüleri yüzünden yaylı tambur sesleri işliyor midemizi gerçek olabilmek ne kadar zorsa o kadar rekor kırıyoruz yıllar geçiyor, geçmiş olsun.. demek ya da başın sağolsun bekliyorsun usanmadan.. olabilir belki sendelemeden yürümek güneşe bakabilmek dengeyi sağlamak konuşmadan daha uzun süre yanında oturmak yeniden "insan gibi" insan olabilmek mümkün sanıyorsun.. sanıyorum. komik. herşey eskisi gibi olsa da hiçbirşey eskisi gibi olmayacak bu büyük ve manalı bir laf değil sedece hissi bilip söze dökememekten çember içinde kalış. ama uyuma bence. uyumak dendiğinde bugünlerde çok sinirleniyorum belki her sabah uyuyakaldığımdan.. ne kadar istersem o kadar veriyorlar hep alıştığım gibi.. bir şeyi başarmak bir yere ait olmak bir yolda ilerliyor olmak raya oturmak ve çuf çuf çuf nereye? neden? hani işler yolunda gidince geri dönecektim? hani işlerin yolunda olması yetecekti? hani? neden değişen birşeyin olmayacağını unutmaya çalışıyorsun? dört yaşında verdiğin pozla 28 yaşında verdiğin poz aynı? sonuç sımsıcak bi gülümseme nedenini sorna...
harf hatalarının neden olduğu anlam kargaşasını kafana göre çöz herhangi bir hayvana ya da canlıya bağlama canını, avuç içlerinin resmini çek, zımba teliyle para destelerini zımbala, saate bakıp paniğe kapıl, bir kağıda çiz ne olacak ne yazılacak hangi uça hangi kulak. belirle. kapat dosyayı. taş olsun saçtığın her söz damağında.

20 Ekim 2004

great gig in the sky demek istedi canim sadece..

18 Ekim 2004

yasli adem ganj kedin

ne çabuk değişiyor şarkılar onlarcası peşpeşe vakti kuyruğunda sürükleyerek sonra kayıyor parmaklar ses yankılanıyor koca bi salonda ve bir otomobilde ismini yazmakta zorluk çektiğime inanamıyorum akıl kırığı çocuk yanağı, siyah saçlara başka gözler gülümseme, göz kırpma nefessiz ve ss hemen ardından kağıt kesiği damga, uçan balon, tutuşturulmuş marmara çırası uzaktan düşme, deniz feneri, karton kutulu taşınma macerası Alo? evet başka bir yönden baktığında belki yukarıdan belki yularımdan tutabilirsin gürültüyü yakınından uzaklaştırmak istiyorsan en iyisi kulağımı bükmek kavga etmek neden delice görünmüyor hayır dışı değil avuç içi havuç karası bir neden dansetmek akıllıca kendinden geçmek gibi bulurken aynı anda bu yeni müzikle birbirine nasıl geçti ikisi hah hepsi palavra derviş dönüşü üstüne pank zıplayışı hemen ardından saçların süpürsün yerleri hepsi birden kıvır ıvırr zıvırr sen meleğim hiç durmadan ağlardın niye..başkaları da başkaymış vay! okyanus ciğerimi sağlam kıl, rüzgar yıprat tenimi, ayakkabımın kayıp teki yüzümün yanında yerini al, ey ey eyyy kıyamet zebanileri geri döndüm, kocaman alnım benim bakın neler yazıyor? k a y ı p en iyiyi bilmekbulmakboğmak zorundasın ve güneye sapmadan kuzeyden hah keskinleştir duyularını uyarıya bak! daha ne kadar?

15 Ekim 2004

üç şehir

ne varmış uzaklarda, kim konuşurmuş, kimin eli kimin cebinde kimin sesi kimin solugunda, belli belli gözlerine baktığında elli kere belli. ilk defa bir şehre gittim, bir şehre ilk defa gittim ve şehrime olan benzerliğine şaştım hem gece hem de gündüz, bu kadar benzerken bu kadar tenha oluşuna iki katı şaştım ama soğumadım, soğuk bi denizi kulaçladım ısındım, yeraltı damarları gönderdi iyileştirici enerjisini kanıma karnıma yüzüme; tuzlu, ılık, dalgalandırdıkça denizi sevincim arttı, dalıp baktıkça diplere, çocuktum, açıktım, şeffaf ve sakin..

29 Eylül 2004

parlak poster arkası

na yapıştırdığı bi sürü resmi indirdi duvarindan.. kül tablalarını boşalttı.. telefonu fırlattığı yerden bulup çıkarttı yerine koydu.. kırık cam parçalarını süpürdü.. mutfaktaki bardak çanak ve tabaklarla birlikte çöpe attı çöpün ağzını bağlayıp kapının önüne koydu.. içeri girip odaya baktı dönüp arka odaları dolandı camlarından dışarıya.. ilk odaya geri ve balkonundaki naylon beyaz tabureye oturdu: bahçede oynayan çocuklar gece ve otomobil farları sertçe esen rüzgar hafif ürperen kol tüyleri sıralanmış semboller gibi içine doğru .. bir kova su getirip döktü balkona süpürdü gidere doğru.. konusmaya basladı.

cani ne istiyorsa yapsin koskocaman insan

sonra sadece.. her gece iki saat uyku, ruhuma karistirdigim apsini sarabi ve pesisira atilan on tek t. ve dengesini yitirmeyen bu kahrolasi beden, bulanmayan zihin, silinmeyen anin.. siralayalim?

21 Eylül 2004

sebep

elbette ici yemyesil cicekler acmakta olan bu benin aylar sonra ilk defa buraciga yazmasinin bir sebebi vardir elbette elbette.. ki sebep basittir can daralmasi ciglik atma istegi bunalma of cekme ah etme vesaire burada oturmus kendimi ciddiyetsiz hissediyorum kafamdan aptal bir sarki geciyor arkadas eti puf getiriyor bir hindistan cevizli ve bir kakaolu kakolu olani toptan agzima atiyorum kapidan patron giriyor masadaki puflardan birini uzatip dolu agzimla gulumsuyorum eyvallah diyor cikiyor kikirdiyoruz dedim ya icim yemyesil cimenler buyutuyor ama ayni anda da patliyorum done done kivrila kivrila icim disima donuyor ve yine araya insanlar zamanlar mekanlar giriyor unutuyoruz aslinde demek istedigimiz belki de o kadar onemli olmadigindan hersey gecici ve saydam oldugundan hersey basitce yalan oldugundan ruyada yasadigimizdan saat 5 oldugundan gece eve donemeyecek olmaktan sabah kalkamayacak olmaktan eski sesleri ozluyor olmaktan bir filmi ilk izleyisimin anisinin apansiz canlanisinin bu kelimeyi yedi kere sildikten sonra yazisimdan ve cumleye nasil basladigimi hatirlayamayisimdan.. aslinda neden yazmaya basladigimi simdi biliyorum sebebi kimseyle paylasmaya niyetim yok o kadar acik biri degilim o kadar iyi belki.. daha devam etmek istiyorum evet ama susadim.